Yaratıcılığa dair bir aşk mektubu. The Creative Act, yılın bana göre en iyi kitaplarından biri.
(Üstelik bu yıl, bu kitabı okumayı planlamıyordum bile. Beklenmedik bir güzellikle karşılaşmak gibisi yok. Birbiriyle yolları hiç kesişmemiş insanların kitaba dair övgüsünü duydukça bir noktada dayanamayıp aldım. İyi ki de almışım.)
Rick Rubin’in kenara not aldığım bazı fikirleri;
“Bir yıl boyunca her gün haber okumak yerine klasik edebi eserleri okumayı tercih ederseniz, bu sürenin sonunda kitaplardan, kaliteyi, ihtişamı fark etme konusunda, medyaya göre, daha keskin bir duyarlılığı elde etmiş olursunuz.
Bu yaptığımız her seçim için geçerlidir.
Sadece sanat için değil, seçtiğimiz arkadaşlar, yaptığımız sohbetler ve hatta üzerine düşündüğümüz düşünceler için bile.
Tüm bu hususlar iyiyi çok iyiden, çok iyiyi mükemmelden ayırt etme yeteneğimizi etkiler. Neyin zamanımıza ve dikkatimize değer olduğunu belirlememize yardımcı olurlar.”
“Amaç yüksek kaliteyi taklit etmeyi öğrenmek değil, içimizdeki kalite ölçeri kalibre etmektir. Böylece nihayetinde kendi büyük işimize yol açabilecek binlerce seçimi daha iyi yapabiliriz.”
“Hepimiz farklıyız ve hepimiz kusurluyuz ve kusurlar her birimizi ve işimizi ilginç kılan şeydir. Kim olduğumuzu yansıtan eserler yaratıyoruz ve eğer özgüvensizlik kim olduğumuzun bir parçasıysa, sonuç olarak eserlerimizde daha fazla gerçeklik payı olacaktır.”
“Sanat yapmayı seçen insanlar, çoğu zaman en hassas olanlardır.”
“Sanat yapmalarını sağlayan hassasiyet, onları yargılanmaya karşı daha hassas hale getiren aynı kırılganlıktır. Yine de birçoğu buna rağmen çalışmalarını paylaşmaya ve eleştiri riskini almaya devam ediyor. Sanki başka seçenekleri yokmuş gibi.
Sanatçı olmak onların kimliğinin bir parçası ve kendilerini ifade ederek, tamamlanmış hissediyorlar.”
“Kendinden şüphe etmenin duygusal alt kırılımları sanata hizmet edebilirken, yaratıcı sürece de müdahale edebilir.
Bir çalışmaya başlamak, bir çalışmayı tamamlamak ve bir çalışmayı paylaşmak -bunlar çoğumuzun takılıp kaldığı kilit anlardır.
Kendimize anlattığımız hikayeleri göz önüne alırsak, nasıl ilerlemeye devam edebiliriz?
En iyi stratejilerden biri riskleri/beklentileri azaltmaktır.
Yaptığımız şeyin hayatımızdaki en önemli şey olduğunu ve bizi sonsuza kadar tanımlayacağını düşünme eğilimindeyiz.
Bunun küçük bir çalışma, bir başlangıç olduğu gibi daha doğru bir bakış açısıyla ilerlemeyi düşünün.
Hedef, bir sonrakine geçebilmek için projeyi tamamlamaktır. Bir sonraki çalışma, bir sonraki çalışma için bir sıçrama tahtasıdır. Ve böylece, yaratıcı yaşamınızın tamamı boyunca verimli bir ritimde devam edebilirsiniz.”
“Çok başarılı bir albüm çıkarmış, ancak daha fazla iş yapmaktan korkan ve artık müzik yapmak istememesinin farklı nedenlerini sıralayan başka bir sanatçıyla toplantıdaydım.
Devam etmemek için her zaman iyi nedenler vardır.
– Sorun değil, bir daha müzik yapmak zorunda değilsin. Bunda yanlış bir şey yok. Seni mutlu etmiyorsa bırak gitsin. Bu senin seçimin.
Bunları ona söyler söylemez, yüz ifadesi değişti ve yaratmanın, yaratmamaktan kendisini daha fazla mutlu edeceğini fark etti.”
“Farkındalığın sürekli yenilenmeye ihtiyacı vardır. Eğer bu bir alışkanlığa, hatta iyi bir alışkanlığa dönüşmüşse bile, tekrar tekrar yeniden icat edilmesi gerekir.”
“Bir kişiye iyi gelen yer, bir başkasının dikkat dağınıklığı olabilir. Ve farklı ortamlar, sanatsal sürecinizin farklı noktalarında doğru olabilir.
Andy Warhol’un televizyon, radyo ve müzik çalar aynı anda açıkken çalıştığı söylenir. Eminem için, tek bir televizyon setinin gürültüsü, yazmak için tercih ettiği arka fon sesidir.
Marcel Proust duvarlarını ses emici mantardan yapılmış malzeme ile kaplar, perdeleri kapatır ve kulak tıkacı takardı.
Kafka da sessizliğe olan ihtiyacını aşırıya götürmüştü: “Bir keşiş gibi değil,” demişti bir keresinde, “ölü bir adam gibi.” Yanlış yol yoktur. Sadece sizin yolunuz vardır.”
“Nihayetinde, yaratma arzunuz, yaratma korkunuzdan daha büyük olmalıdır.”
Yıllar sonra yeniden dönmek isteyeceğim/belki de zorunda kalacağım kitaplardan biri olacak.
*Vaat ettiğini yaparak, vaadini ortaya koyan işlerin ömrü daha uzun oluyor. Kısır döngüden bahseden bir film, aynı zamanda kendi içinde bir kısır döngü yaratarak hikayesini anlatmalı. Yaratıcılığa dair bir kitabın da, cümleleri kuruş biçiminin şiirsel olması, neyden bahsettiğini bildiğine dair bir ispat niteliği taşıyor. Bu yüzden, tekrar okunabilirliği yüksek.
*Baltasar Gracian, övülen, övüldüğü kadar iyi çıkmazsa, övenin de itibarını azaltır, der. Bunun farkında olarak en baştaki iddialı cümleleri kurdum.
*Geçenlerde sanatla ilgili yazılar yazan arkadaşın son 50 yılda çıkmış kitapları okumadığından bahsettiğimi bazıları hatırlıyordur. Böyle ekstrem bir yola sapmayacaksanız, kreatif işlerde çalışan herkese sonuçları gösteren değil, süreçlerden bahseden bu tarz kitapların daha fazla fayda sağlayacağını düşünüyorum.
*Bu kitabın Türkçe yayın hakları her kimdeyse, kendilerini tebrik ederim. 5-7 yıldan az ömre sahip olmayan bir kitabı bünyelerine katmışlar.
*Kendilerini bekleyen tehlike, İngilizce versiyonundaki şiirselliğe Türkçe’de ne kadar sadık kalıp kalamayacakları ile ilgili.
*Greatness’ı çevirirken yüksek kalite mi desem, büyüklük mü desem, ihtişam mı desem bunları birlikte mi kullansam derken akla karayı seçtim. Bir profesyonelin elinden her cümle daha güzel görünecektir.
(Bu yazı ilk kez 10 Aralık 2023 tarihinde X platformunda yayınlanmıştır.)
12 Mart 2024 Güncelleme: Yaratıcı Eylem: Bir Var Olma Biçimi ismiyle kitap Türkçe’ye çevrilmiş.