“Gelecekte, muhtemelen dinleyici olarak adlandırılan bir meslek olacak. Belirli bir ücret karşılığında ötekine kulak verecek. Kişi, dinleyiciye, artık ötekini dinleyen kimse kalmadığı için gidecek.” – Byung Chul Han

Özellikle sosyal medya çağının, aslında bir narsisizm çağı olmasından dolayı, dinleyen bir insanla karşılaşmamız çok nadirdir. Çoğu insan bizi dinlemez, yalnızca duyar.

Dinlemeyi becerememek, kişinin kendisine de zarar verir çünkü karşı tarafın sözlerinde kaybolmayı beceremeyen bir insan, hep kendine dönüktür.

Ve kendisine bu kadar dönük bir insan, doğal olarak, kendisine baka baka kendi güzelliğini kanıksar ve kendini en acımasız şekilde eleştiren birine dönüşür.

Geçenlerde karşıma çıkan bir araştırmada şirketlerden dinlemesini bilmeyen yöneticileri çıkardığınızda, takımların performansının arttığından bahsediyordu.

Sizi dinlemesini bilmeyen biriyle iletişimi kesmek, kağıt üstünde eksilmiş gibi görünmenize rağmen, hayatınızı iyileştiriyor çünkü o kişi, sizi kendi varlığı ile boğuyordu.

Peki iyi bir dinleyici nasıl olunur?

1) Karşımızdaki insanın kendisi olmasına izin vermek için, varlığımızı yok saymamız lazım ki, bu da egomuzu ne kadar kontrol altında tutabildiğimizle doğrudan alakalı.

“İnsanlar onlara ne söylediğinizi unutabilirler ama onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizi asla unutmazlar.” – Maya Angelou

Bu sözü eminim kaç kez duymuşsunuzdur ve masanın iki farklı ucunda da yer almışsınızdır.

Dinlerken bile varlığınız hala ortamı domine ediyorsa, karşı tarafa kendini kötü hissettiriyorsunuz ve bunu ileride hatırlayacaktır.

2) Yargılamaktan kaçınmalıyız, olumlu bir söylem bile bir yargıdır.

Tenisin İçsel Oyunları kitabında verilen bir örnek var;

Tenis hocası olan yazar, bir tenis dersinde “Bakın, tüm toplar köşede bir araya geldiler ve hiçbir top fileye takılmadı.” gibi basit bir gözlemini sesli olarak ifade eder.

Ardından dersin devamında toplar fileye takılmaya başlar çünkü insan, onaylanmak ister ve o durum övülecek bir durumsa, övgüye layık olabilmek için kişinin odağı övdüğünüz şey her ne ise ona doğru kayar.

Bu yüzden yargıdan kaçınırken sessizliği korumak önemli. Sizin ağzınızdan çıkan herhangi bir kelimenin karşı tarafta ne etkilere yol açacağını bilemezsiniz.

3) Reactance teorisi, yaptığımız yönlendirmelerin kişiye özgürlüğünün kısıtlandığını hissettireceğini ve kişinin arzu edilen davranışın tam zıttını yapacağını söyler.

Dinlediğiniz insanın ne yapması gerektiğini bildiğinizi düşünüyorsanız bile, bunu kişinin kendisinin keşfetmesi daha iyidir.

En fazla, Sokratik yöntem ile sorularla kişinin cevaba kendi başına ulaşmasını sağlamalıyız.

4) Howard Marks’a göre, karşımızdaki insanın yanılabileceğini kabul ettiğimizde çok daha verimli bir iletişimin parçası oluruz.

Bir insanın hatasını düzeltme dürtümüzü dizginlememiz lazım.

İnsanlar yanılabilir. Bu, karşınızdakinin konuşmasını ortadan ikiye bölmenizi gerektirmez.

Sabırsız insanlar bu savaşı daha başlamadan kaybediyor. Sabır, dinleme konusunda en geçerli akçelerden biri.

Peki iyi bir dinleyici ile karşılaştığımızı nasıl anlarız?

Gerçekten karşınızda dinleyen biri olduğunda, utangaç biri kendini konuşkan hissedebilir, derdinizi anlatmaya gelip derdinizi anlatırken çözümü kendi kendinize bulabilirsiniz çünkü karşı tarafın sizi yargılamayacağını bildiğinizden, düşünce süreciniz özgürce daldan dala atlayabilir, dile gelen her şey sesli ifade edilir.

Otosansür uygulanmaz.

Araştırmalara göre, bizi hediye almaktan daha mutlu eden şey hediye vermektir.

Dinlemeyi başardığımızda belki de karşı tarafa verdiğimiz en önemli hediye, o insana bir değeri olduğunu, onun da önemli olduğunu hissettirmektir.

Ve bunu karşı taraf için yapıyor olmanıza rağmen, günün sonunda siz de kendinizi daha iyi hissedersiniz.

Başkasına tanıdığınız var olma alanı, size de iyi gelir.

“En büyük iletişim sorunu, anlamak için dinlemememizdir. Cevap vermek için dinliyoruz.” – Stephen R. Covey

*Dipnot: Listen ve silent kelimelerinin aynı harflerden oluştuğunu yeni fark ettim. Hoş bir detaymış.

(Bu yazı ilk kez 22 Eylül 2023 tarihinde X platformunda yayınlanmıştır.)

Kaynaklar;

Yazının başındaki alıntı Ötekini Kovmak kitabından: https://www.ketebe.com/otekini-kovmak-byung-chul-han

Tenisin İçsel Oyunları kitabı: https://kitap.solaunitas.com/tenisin-icsel-oyunlari

Dinlemesini bilmeyen yöneticinin gidişinin takımın performansının artmasına yol açtığına değinen araştırma: https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=3269647

Reactance Theory: https://en.m.wikipedia.org/wiki/Reactance_(psychology)

Kendimize değil, başkalarına bir şeyler almanın bizi daha mutlu ettiğini gösteren araştırma: https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S2352154621000541