Kitabın ismi, satın almam için yeterli bir sebepti ama en azından konuyu hangi yönünden anlattığını göstermek adına 2 başlık altında biraz kitaptan bahsedeyim;

1) Jest, mimiklerden duyguları doğru okumak mümkün mü?
2) Belirsizlik neden çekicidir?

Öfke duygusunu kan basıncında artış olmadan da hissedebilirsiniz. Korku duygusunu amigdala “olmadan” da hissedebiliyorsunuz.

Herhangi bir yalanı yakaladığınıza dair bütün ipuçları, herhangi bir içe dönüğü, dışa dönük olmaya zorladığınızda ortaya çıkacak ipuçları ile aynı olabilir.

Bir insanın suratında mimik oynamazken, içi ateşten yanabilir ve mimikleri, flash tv oyunculuğu kadar abartılı noktaya varan birinin ise içi, o mimiksiz kişi kadar yanmayabilir.

Duygular söz konusu ise x kişisinden öğrendiklerimizi, y kişisine kopyala/yapıştır bir tecrübeymiş gibi aktaramayız.

Jest, mimikler de her davranış gibi, kişinin geçmişi baz alınarak her insan özelinde yeni anlamlara gelir.

Kısaca bir duyguya atanmış = belli bir mimik yok. Her insan kendi yaşantısına göre, her mimiğe farklı anlamlar ya da farklı ağırlıkta anlamlar atayabiliyor.

Karikatür seviyesindeki abartılı duyguları yüz ifadelerinden okuyabiliriz(onun da şiddetini doğru tahmin edemeyiz) ama gri alanda kalan her okuma, okuyanın niyetini karşı tarafa yansıtmasından ibaret.

Kelimelerde de aynı durum geçerli.

Bazı insanlar “huzursuzluk” ile “depresyon” kelimelerinin içerdiği duyguları birbirinden ayıramıyor. Bu da şu anlama gelebilir; İnsanlar ne hissettiklerini kendileri bile tam olarak bilmiyorlar ya da ifade edemiyorlar.

O zaman ne hissettiğini bilmeyen biri, bizi sevdiğini söylediğinde neyi kastediyor?

İki kişinin ağzından aynı kelimeler çıkıyor, ikisi de farklı anlamlarda ve ağırlıklarda kullanılıyor ama iki taraf da karşı tarafın o kelimeyi kendi bildiği anlam ve ağırlıkta kullandığını varsayıyor.

“Söylediğim her şeyi anlasaydın, sen ben olurdun.” – Miles Davis

İşte tam burada, insan ilişkilerinin ne kadar zor olduğunu anlıyoruz.

Jest, mimikleri okuyabilmek, leb demeden çorum olmak yalnızca o kişiyle yıllar geçirip, o kişiye özel bir filtre geliştirirseniz mümkün.

Ve buradan öğrenilenler başka birine aktarılamaz.

Bu da, sosyal medyada ne kadar yanlış çıkarımların, ne kadar kolayca yapılabileceğini gösteriyor çünkü insanlar, tanımadıkları insanların davranışlarını yorumluyorlar.

Niyetlerini karşı tarafa yansıtıyorlar.

Romantik bir bakış açısından da diyebiliriz ki, kaybettiğinin yerine yeni birini koyamazsın. O bağ kişiye özeldir. Daha iyisi, daha kötüsü olabilir ama aynısı kesinlikle olmaz.

“What is lost is lost.” – Before Sunset

Peki belirsizlik neden çekicidir?

İki araştırma ismi veriyorum, bunlar kitaptan değil;

“He Loves Me, He Loves Me Not…”: Uncertainty Can Increase Romantic Attraction

“Further Exploring The Relation Between Uncertainty and Attraction”

Amigdala, yalnızca korku sayesinde uyarılmıyor. Her yenilik, onu uyarıyor.

Bu araştırmalarla, kitapta anlatılanları birleştirirseniz, belirsizliğin neden çekici olduğunu içselleştirmek daha kolay.

Belirsizlik, bilinmezlik içerir ve bilinmezlik, yeniliği doğası gereği içinde barındırır. O bilinmez kısımları keşfetmek ve boşlukları doldurup, rahatlama duygusuna kavuşmak isteriz.

Belirsizlikle uğraştıkça, o kişiye yaptığınız yatırım da artar, yatırım arttıkça, o kişiye bağlanmanız da kolaylaşır.

Seviyor mu, sevmiyor mu diye düşünürken, kendinizi daha çok sever halde bulursunuz.

Peki duygularınız şimdi size ne yaptı? Size hizmet mi ettiler yoksa ihanet mi ettiler?

Belki de bir narsistin kollarına düştünüz şu anda.

Duygulara, duyguların tetikleyici noktaları bilindiğinden güvenilemez. O noktaları bilen herkes o duyguları tetikleyebilir.

20’lerin başında belirsizlikten gelen çekiciliğe kanmak kolay çünkü ip nerede göremiyorsunuz ama 30’lar başladığında “Bu benim ilk rodeom değil.” yılları başlıyor ve belirsizlik hala hormonları tetiklese bile, o duygunun önüne set çekip, büyümesini engelleyebiliyorsunuz.

Kitabın ismi neyi anlatacağının vaadini içeriyor. Ben ise bu soruyu kitabı neden almanız gerektiğine yönelik dönüştürmek istiyorum.

İyi bilmediğiniz bir şeyi nasıl kontrol altına alabilirsiniz?

“Keşke size tehlikeyi gördüğümü, canımı dişime takıp direndiğimi söyleyebilseydim. Onca insan bir yana, ben sevginin nefrete, arzunun takıntıya bu kadar kolay dönüşebileceğini anlamalıydım. Herkes bir yana, ben bunların başıma geleceğini sezmeliydim.” – Lisa Gardner

(Bu yazı ilk kez 3 Aralık 2023 tarihinde X platformunda yayınlanmıştır.)