Revenge Bedtime Procrastination: Gün içinde hayatının kontrolü elinde değilmiş gibi hissedenlerin, uyanık kalmak için bir sebep ortada olmamasına rağmen, biraz kontrol sahibi hissetmek için geç yatmasına deniyor.

Birine bir tavsiye verdiğimizde de aynı nedenle tavsiye geri teper. Her insan hayatının kontrolü kendisinde olsun ister.

Bu kontrol duygusunu sağlamak uğruna, siz söylemeseniz yapacağı bişeyi, söylediğinizde inadına yapmaz. Tavsiye, bir bakıma, zaten olacak olanı geciktiriyor.

Hayatımızın kontrolünün kendimizde olduğunu rasyonel bir karar alarak da hissedemeyiz. Erkenden yatmak ya da doğru olduğunu bildiğimiz arkadaşımızın tavsiyesine uymak, çıkarlara uygun bir karardır. Bizi bir robottan farklı kılmaz. Yalnızca irrasyonel bir karar özgür iradeye sahip olduğumuzu hissettirebilir.

Ve ne kadar hayatımızın kontrolünü yitirirsek, o kadar irrasyonel davranışlara doğru meylederiz.

Bu savunma mekanizmasını delmenin tek yolu, herhangi bir insana herhangi bir şeyi yapmasını söylemek yerine, yapmasını istediğimiz şeyi kendisinin keşfetmesini sağlayacak koşulları yaratmaktan geçiyor.

Ancak kararı kendimiz verirsek, alınan karar kalıcı olabilir.

Birini bir şeye ikna etmek bu yüzden bir bakıma faydasızdır. İnsanlar yalnızca kısa süreliğine ikna edilebilirler.

İkna edilmek, adı üzerinde sanki kararın kendisinde bir sorun varmış da, aradaki açığı süslü sözlerinizle kapatmaya çalışıyormuşsunuz gibi hissettirir. Bir noktada kişi ikna edildiği konuda, kandırıldığını düşünür. Kandırılmamış olduğu durumlarda bile.

İnsan bir kararı kendisi verdiğinde, ne kadar doğru bir karar verdiğinin delillerini arar ama siz ikna etmişseniz, ilk sorunda, ne kadar da hatalı bir karar verdiğinin delillerini arayacaktır. Bütün sorun bu başlangıç noktasındaki farktan çıkar.

Charles Dickens’ın “Make me see.” sözünü hayatın her alanına bu fenomeni aklınızda tutarak uyarlayabilirsiniz.

Ticari hayatta, insanlara bir şey satmaya çalışıyormuş gibi görünmeniz bir dirençle karşılaşır. Adeta satmaya gönüllü değilmişsiniz gibi davranırsanız ise bu davranış ödüllendirilir. Müşteri sizi kendisinin keşfettiğini düşünmeli, tersini değil.

Ve yaşananların hayatın hangi alanından olduğu önemsiz, her durumda zihnimiz aynı tepkiyi veriyor. Neden bilge ne yapılacağını bilmesine rağmen sessiz kalır konusuna bir de bu açıdan bakmak, o sessizliği daha anlamlı kılıyor.

Marilyn Ferguson’un dediği gibi: “Kimse bir başkasını değişmesi için ikna edemez. Hepimiz, ancak içeriden açılabilen bir değişim kapısında nöbet bekleriz. Bir başkasının kapısını, tartışarak ya da duygularına seslenerek açamayız.”

(Bu yazı ilk kez 25 Ağustos 2023’de X platformunda yayınlanmıştır. Yeni yazılar için beni orada takip edebilirsiniz. Burayı genelde arşiv için kullanıyorum.)