Hareket Halindeki Zihin, düşüncenin oluşumunun eyleme bağlı olduğunu anlattığından, ana konusu olmamasına rağmen neden yürümenin yaratıcılığımızı ateşlediğini de daha iyi anlamamı sağladı.

Yazar, anlattıklarını bilişin 9 yasası üstünden şekillendirmiş;

1) Bedelsiz kazanım olmaz.
2) Eylem algıyı biçimlendirir.
3) Önce duygu gelir.
4) Zihin algıya ağır basabilir.
5) Biliş algıyı yansıtır.
6) Uzamsal düşünüş soyut düşüncenin temelidir.
7) Zihin eksik bilgiyi tamamlar.
8) Düşünce zihne sığmayınca, zihin onu dünyaya yerleştirir.
9) Dünyadaki şeyleri zihindeki şeyleri düzenlediğimiz gibi düzenleriz.

*Uzamsal düşünüş, soyut düşüncenin temelidir argümanını ilk kez bu kitapta okudum. Zihni kendine konu alan diğer kitaplardan ayrıştığı en önemli konu bana göre bu. Çok fazla not aldığım bir kitap oldu.

Bunlardan 4 tanesi;

Motor Taklit (Ayna nöron konusu ile karıştırılmasın)

“Belirli eylemleri gerçekleştirme deneyimimiz, başkalarının aynı eylemleri gerçekleştirmelerini algılayışımızı kolaylaştırır.”

Bir araştırmada, balede uzmanlaşmış olanlar, balede uzmanlaşmamış olanlara göre bir bale videosu izlerken beyin faaliyetlerinin konuyla olan ilişkili kısımları daha fazla uyarılmış. Başka bir tanesinde, koçlar, spor muhabirleri ve profesyonel basketbolcular serbest atışların sayı olup olmayacağını tahmin ediyor. En başarılı tahmin yüzdesine sahip grup, basketbolcular. Hatta sporcuların yaptığı tahminlerin başarı oranı, top daha elden çıkmadan önce bile yüksek. Çünkü oyunu sadece izlemiş olanlara göre, oyuncunun vücudunun duruşuna kadar, birçok ayrıntıda diğer gruplara göre daha kapsamlı bir kavrayışa sahipler.

Yapan, teoride bilenden her zaman daha önde. (Hayatın her alanına uyarlanabilir.)

Yüz Hafızası

Yüz tanıma, genetik bir temele dayanan, eğitilebilir gibi görünmeyen ve 32 yaşında zirveye ulaşan bir becerimiz. (Diğer becerilerden bağımsız çalışıyor.)

Brad Pitt, prosopagnozi (kelimenin kökleri Yunanca “Yüz Bilmeme”) rahatsızlığından muzdaripmiş. Bu adamla ömrü boyunca bir ton insan tanıştı. O zaman tanıştığı onca insanla yeniden karşılaştığında, bilinçli olarak selam vermiyor. Sadece nezaketen geri selam verebilir. Senin:) kim:) olduğun:) hakkında:) hiçbir:) fikrim:) yok:)

Eylem

“Eylemin olmadığı koşullarda görme algıyı değiştirmez.”

Bir insanın bir aleti iyi kullanması için ona yeterince deneyim kazandırdıktan sonra elin etrafındaki bölgeyi izleyen beyin kısımları aleti de kapsayacak şekilde genişliyormuş. Profesyonel tenis oyuncularının raketi bir uzuvları gibi kullanmaya başlamaları ilk aklıma gelen örnek oldu ama asıl bu yazıyı okuduğumuz cihaz, yıllardır ve her gün saatlerce elimizde duruyor. Bu kadar süre sonunda zihnimizin onu bedenin bir devamı gibi görmemesi mümkün değil.

Uzamsal Beceri

Uzamsal beceri için görsel zeka gerekli ama yeterli değil. Bu başlığı yazmadan önce Google’da ilk sayfada hangi sonuçlar çıkıyor diye bir baktım. Görsel(Uzamsal) Zeka şeklindeki kullanımlar yanlış.

Kendi açımdan uzamsal beceriyi, elini neye atsa altına çeviren, her işi yapabilecek olanlarda bulunan zeka türü olarak özetliyorum. Bir uzamsal beceride iyi olanlar, bir başkasında da iyi olmaya meyilliymiş.

Çok zeki ve alanında çok başarılı insanların uzamsal beceride çuvalladığını görmek için hayatın içinde nadiren gerçekleşen olaylara tanık olmamız gerekiyor. Yazardan bir kısayol: “Zihinsel döndürme soruları size kolay geliyorsa büyük ihtimalle bu beceri sizde de vardır.”

Ama uzamsal becerileri ölçebilecek standart bir testimiz olmadığından da insanları tek bir liste altında sıralayamıyoruz. Yine de, Amerika’da Project Talent 400.000 lise öğrencisini 11 yıl boyunca izlemiş. Diğer beceriler eşit olduğunda, uzamsal becerileri iyi olanların istedikleri hedeflere ulaşması daha muhtemel çıkmış. Bu alt başlığı sizde yoksa yoktur şansınıza küsün diye yazmadım tabi. Uzamsal zeka geliştirilebilir bir zeka türü. Hatta Amerika’daki “Ulusal Bilimler Akademisi” komitesine göre geliştirilmesi “zorunludur.”

Son olarak, bu kitap, 400 küsür sayfa yerine 300 sayfa olabilirdi. Bazı iyi bilim insanları, iyi yazarlar değiller. Ama özellikle de alanının en iyi isimlerinin diğer konularda da aynı derecede iyi olması beklenmemeli. (Bkz: Bedelsiz kazanım olmaz.) Bir alanda iyi olmak sizi başka bir alanda kötü yapabilir. Kitabın kusuru bu yüzden bana göre pek kusur değil. Nasıl bir hayatımız olacağının en büyük belirleyicilerinden biri, zihnimize ne kadar hakim olabildiğimiz. Benim gibi düşünen herkese bu kitabı tavsiye ederim.

Dipnotlar.

*Barbara Tversky’ın söylediklerinden bazıları dilin düşünceyi şekillendirmesiyle ilgili olan Sapir Whorf Hipotezi’ne karşı bir argüman gibi görülüyor ama birinin doğru olması, diğerinin yanlış olmasını gerektirmez. Dil, hayal gücümüzün sınırlarını belirleyebilir. O sınırlar içinde kalan bölgeyi ne kadar verimli kullandığımız eyleme bağlı olabilir.

*Yazıyı blog tarafına taşırken buraya bir ekleme yapmak istedim. Herhangi bir şeyin %100 doğru, diğerinin de %0 yanlış olması gerekmez. Hayatta her şey birbirini etkiler ve herhangi bir konunun bütün etkinin nedeni olduğunu varsaymak veya başka bir konunun hiç etkisinin olmadığından emin olmak bizi gerçeğin kendisinden uzaklaştırır.

(Bu yazının ilk versiyonunu 30 Mayıs 2024 tarihinde X platformunda paylaştım.)