Çevremizi biraz üzecek ama bizi özgürleştirebilecek bir düşünce; Kendi zamanına değer vermeyen insan, sizin zamanınıza da değer vermez.

Çoğu insan bu hayatı, gelecekte başlayacak bir hayatın provası gibi yaşar.

Provadan sıkılıp yaşamayı tercih ettiğinizde, çevreniz gibi yaşamamanız, o insanlara batabilir.

Çünkü herkes el ele verip bir şeyleri ihmal ettiğinde sorun çıkmaz.

Sorun, gruptan biri farklı davrandığında çıkar. Bu farklılık pozitif doğrultuda olsa bile, insanlara varlığınızla neyi ihmal ettiklerini(bu örnekte, kendi zamanlarını) hatırlatırsınız.

İnsanların bizimle aynı fikirde olmasını isteme sebebimiz haklı olma isteğimizden çok, yanılmanın pahalıya patlamasıdır.

Temelde bütün önermelerinizi, kimseye danışmadan, hayatınızla test edebilirsiniz ama yanılıyorsanız, bedeli hayatınız olur ve her iletişim aslında bir alt metin olarak “Yanılmıyorum değil mi?” sorusunu da içinde barındırır.

Bizi sevenlerin, bize değer verdiklerini düşünüyoruz. Doğal olarak zamanımıza da. Bu yüzden hep bu ayrımı hatırlatmaya çalışıyorum. Bir insanın bize olan sevgisinin yalnızca şu ön koşul sağlanırsa bize verdiği değere bir katkısı olabilir;

Bu insan kendisine saygı duyuyor mu?

(Bir binanın temeli sağlam değilse, renginin güzelliğinin önemi yoktur. İleride yaratacağı yıkım, getireceği güzellikleri gölgede bırakacaktır. Her karakter özelliğine aynı ağırlığı biçerek ya da özellikler arasında bir sıralama yokmuş gibi davranarak insanları değerlendirmemeliyiz.)

Eğer kendisine saygı duyuyorsa, bana da duyabilir.

Ben ona kötülük yaptığımda gidebilir ve bana kötülük yaparsa gideceğimi de sadece bilmez, aynı zamanda anlar çünkü kendisi de aynı koşullarda öyle davranacaktır.

Aynı dinamik, zaman kavramında da işler. Sevgi kavramında da.

Bir insanın size vermesini umduğunuz güzelliği, önce kendisine veriyor olması lazım.

(Günümüzün dertlerinden biri olduğundan bir parantez daha açmam lazım. Birinin zamanımıza değer verip vermediğini dakiklik gibi basit metriklerle ölçmemeliyiz.

Her buluşmaya zamanında geliyorsa ama geldikten sonra gözü ya da aklı telefonundaysa bunun bir değeri olabilir mi?

Keşke 10 dakika geç gelse ve biz, o insanı dakikliği ile bilmesek ama geldiğinde ise bütün varlığı ile bizimle olsa.)

Verimlilik, zamana değer vermek değildir. Bu yazı, çok çalışmaya dair bir övgü barındırmıyor içinde.

Asıl demek istediğim tembellik bile hakkı verilerek yapılmalı. Yaşamak gibi ya da Dan Sullivan’ın dediği gibi;

“Her neredeysen, orada olduğundan emin ol.”

(Bu yazı ilk kez 1 Ekim 2023 tarihinde X platformunda yayınlandı.)