“Başınızı derde sokan bilmediğiniz şeyler değildir. Bildiğinizden emin olduğunuz doğru olmayan şeylerdir.” – Mark Twain sf.123
Yatırımcı Howard Marks’ın risk kavramına bakış açısını beğendiğimden geçmişte katıldığı podcastleri, Oaktree’deki yazılarını okumuştum. İnternette okuyabileceğim içerikleri tükenince de The Most Important Thing kitabını aldım.
Borsada(bana göre hayatın her alanında) dünya, sarkaç gibi, bir uçtan öbürüne sallanır. Bir tarafa gidişimize neden olan konuların ortaya çıkaracağı sonuçlar, diğer tarafa gidişimizin nedenlerine dönüşür. Ardından o nedenler, yeni sonuçlar yaratır. Bu sefer yeniden öbür tarafa yöneliriz. Sarkaç benzetmesinin de temelde gücünü aldığı, risklerin azalmasının yeni riskler doğurması, risklerin artışının ise riskleri azaltacak gelişmelere ön ayak olması, bu kitabın bana göre anlattığı en önemli konulardan biri. Yatırım bağlamından çıkarabileceğiniz hayata dair temel bir konudan bahsettiği için kitabı yatırımla ilgilenmeyenlere de rahatça tavsiye edebilirim.
(Bu arada, isim biraz yanıltıcı. Jordan’ın fitness koçu gibi her şeye “en önemli şey” diyor. Denklemin herhangi bir parçasını ihmal edip ya da herhangi bir parçasını en önemlisi belirleyip, istediğimiz sonuçlara ulaşamayacağımızın farkında.)
Kitaptan aldığım notlardan bazılarını buraya bıraktım;
*Çoğu profesyonel yatırımcı sadece niş bir varlık sınıfı üzerinde uzmanlaşıyor. Varlık sınıflarının birbirlerine olan etkileri ve aralarındaki yanlış fiyatlandırmalar bu yüzden sistemin verimsiz noktalarından biri.
(Verimsizlik = Fırsat)
*Borsada bir verimsizlikle karşılaştığınızı düşündüğünüzde kitaptaki şu soruları kendinize sorabilirsiniz;
• Neden, çok ucuz olan bir hisse fiyatını artırmaya istekli binlerce yatırımcının olduğu bir sistemde kelepir bir fiyat bulduğunu düşünüyorsun?
• Getiri, riske oranla çok cömert görünüyorsa bazı gizli riskleri gözden kaçırıyor olabilir misin?
• Hissenin sahipleri neden sana aşırı bir getiri sağlayacağını düşündüğün hisseyi, ellerinden çıkarmak istiyorlar?
• Gerçekten, alıcı olarak satıcıdan daha çok şey mi biliyorsun?
• Eğer ortadaki fırsat bu kadar iyiyse, neden senden önce başkaları bunu kapmadı?
Bu sorular sanki hayatta iyi bir fırsat olamayacağını ima ediyor gibiler ama aslında öyle değil. İnsan bir şeye inanmak isterse her yerde onun delillerini görmeye başlar. İçimiz kıpır kıpır olduğunda yapmamız gereken, kendimizi yanlışlamaya çalışmak olmalı. Yazarın şüpheyi elden bırakmak istememesinin sebebi de insanın zaaflarının farkında olması. Bu zaaflardan kendisi de muaf değil, biz de. Bu yüzden daima kendi düşüncelerimize dair şüpheyi diri tutmalıyız.
*Kısa vadede şanslı aptallar ile akıllıları birbirinden ayırmak zor. Her şeyin yolunda gittiği zamanlarda daha riskli hamleler yapanlar akıllı görünüyorlar ama daha riskli olan daima istenilen sonucu verseydi daha riskli olmazdı.
*Kararların sonuçlar üstünden değerlendirilemeyeceğini söylüyor. Ama insanlar sonuçlarla fazla ilgilidirler. Doğru sebeplerle yola çıkıp istediğiniz sonucu alamayabilirsiniz. Yanlış sebeplerle yola çıkıp şansınız yaver gidebilir. Uzun vadede kimin sözüne güvenilebileceği “Neden?” sorusuna ne kadar iyi cevaplar verebildiğinde gizli.
*Yatırımın bir popülerlik yarışması olduğunu düşünüyor. Yatırımınızı gelecekte, bugünden daha fazla insanın beğeneceğini varsayıyorsunuz. İnsanlar yatırım yaparken fiyatı artan bir şeyi daha az sevme eğiliminde olmalılar ama tam tersi oluyor. Fiyatın artışını, değerli bir şeyi kaçırmak üzere olduklarına dair bir kanıt olarak görüyorlar. Evet değerliydi ama o fiyat artışı başlamadan önce değerliydi. Şimdi “fazla” değerli olabilir.
*Eğer düşüncelerimiz çoğunluktan farklı değilse büyük ihtimalle gelecekteki gelişmeler için de hisseyi alırken ödeme yapmışızdır.
*Risk, görünmez olduğundan, risk kontrolünde iyi olanların ödüllendirilmesi zor. Ancak negatif bir olay gerçekleştiğinde risklerin farkında olduğumuzu söylüyor.
(Sorunsuz bir hayata sahip elimizde iki insan var diyelim. Hangisinin şansının yaver gittiğini, hangisinin ise bilinçli tercihlerle sorunsuz bir çevre inşa ettiğini anlamak zordur. Risk kontrolünde iyi olduğumuz için büyük ihtimalle alkışlanmayacağız. Ödül, sorunsuz hayatın kendisi. Bu da bizim için yeterli olmalı.)
*Yatırımcıların en başta bahsettiğim sarkaç konusunu ve kısır döngüleri bilmesi gerektiğini düşünüyor. Bunları bilmek geleceği tahmin etmeyi kolaylaştırmıyor, sadece ne yöne doğru dünyanın gittiğini anlamamızı sağlıyor.
*Profesyonel teniste daha çok doğru hamleyi yapanların(winner), amatör teniste ise daha az basit hata yapanların(unforced error) kazandığını söylüyor. Profesyonel bir tenis oyuncusu daha fazla değişkeni kontrol edebildiğinden daha agresif bir oyun planı ile kazanabilir. Amatör olan ise kazanmak istiyorsa daha az hata yapmaya çalışan taraf olursa, kazanmaya daha yakındır çünkü rakibi de kendisi gibi amatördür, değişkenlerin çoğuna hakim değildir ve eninde sonunda hata yapacaktır. Yatırım dünyasının profesyonelleri de piyasadaki değişkenlerin çoğunu kontrol edemiyor. Bu yüzden aptal olmamaya çalışmak, akıllı olmaya çalışmaktan daha fazla para kazandırıyor.
(Bu benzetmeyi sevsem de biraz kusurlu buluyorum. Yatırım dünyasında olduğu gibi, profesyonel teniste de “greater fool” arayıp kağıt üstünde başarılı ama izlemesi zevkli olmayan sporcular var.)
*Daha fazlasını okumak isteyenler için Howard Marks’ın düşüncelerini şekillendiren içeriklerden bazıları;
• The Loser’s Game – Charey Ellies
• A Short History of Financial Euphoria – John Kenneth Galbraith
• Aldatıcı Rastlantısallık – Nassim Nicholas Taleb
İsimler ve fikirlerden bazıları;
• İnsanların Zaafları – John Kenneth Galbraith
• Sabır ve Aykırılık – Warren Buffett
• Makul Beklentilerin Önemi – Charlie Munger
• Olasılık ve Sonuçlar – Bruce Newberg
• Bilinçli Risk Alma Konusunda – Michael Milken
(Kitap ismi gibi yazdım ama bunlar kitap değil. O konuları kimlerden öğrendiğini gösteriyor.)
*Son olarak Kontrol isimli yazımda nasıl çalıştığımdan bahsetmiştim. O çalışma düzenine Howard Marks’ın Oaktree’de uyguladığı “Günün Hatası” sorgulamasını biraz değiştirerek ekledim. Her günü, ertesi gün bitirmem gereken 3 önemli işi yazarak sonlandırıyordum. Artık o yazıda “Yarın hangi hatanın altına imzamı atmaya meyilliyim?” sorusunun cevabı da var.
“Akıllının en başta yaptığını, aptal en sonda yapar.” – Warren Buffett sf.175
(Bu yazının ilk versiyonunu 21 Eylül 2024’te X platformunda paylaştım.)