Christopher Nolan, ilk kez bu kitabın yapımı için teklif aldığında, reddetmiş. Böyle bir kitaba konu olacak kadar çok film çekemeyeceğini düşünüyormuş.

Yaptığı seçimlerin arkasındaki nedenleri merak ettiğimden benim için okuması çok keyifli bir kitaptı.

Kitaptan hoşuma giden bazı hikayeler;

• Following ile dikkatleri üzerine çektiğinde “Bir sonraki işin ne olacak? sorusunu kendisine soranlara, Memento’nun scriptini veriyormuş.

(Şans kapını çaldığında hazır olmalısın sözünü sadece duymakla kalmamış, aynı zamanda uygulamış.)

• Bu hayatı paylaşmayı seçtiğimiz kişinin, yaşayabileceğimiz hayatların en büyük belirleyicisi olduğuna çok atıfta bulunulur. Buna dair bir başka örnek;

Üniversitede eşiyle tanıştığından beri tüm filmlerini eşiyle birlikte inşa ediyormuş. Oyuncu seçiminden, hikayenin ne yöne sapacağına kadar her konuda ilk eşinin fikirlerine danışırmış.

(Eşinin filmlere katkısını ayrıntılı olarak kitapta anlatıyor.)

• Çevresine ilham olabilmek için Jorge Luis Borges’in kitaplarını insanlara hediye edermiş.

Evinde, ofisinde, yaşadığı her yerde Borges’in kitaplarının bir kopyası varmış. Artık aynı kitapları kaç defa yeniden satın aldığını hatırlamıyormuş bile.

(Bu kitabı bitirdikten sonra ben de adamın kitaplarını aldım.)

• Önemli bulduğu için filmlerinde tekrar tekrar işlediği bir tema var;

Senin yararına olan bir düzen, sana ayakbağı olduğunda, daha ileri gidebilmek için onu yıkman gerekir.

Inception’da Cobb’ın kendine yarattığı cennet, bir noktadan sonra kendisi için bir cehenneme dönüşüyor.

The Dark Knight Rises’da Batman’in ona yardımcı olan suiti, bir noktadan sonra ona asıl engel olan araca dönüşüyor.

Dunkirk’ten Oppenheimer’a kadar aynı temanın izleri her yarattığı hikayede var.

(Jung da buna benzer bir temaya değinir. Daha iyi bir karakter yaratmak için önceden olduğun kişiyi yok etmen gerekir diyor. Mevcut düzenin üzerine bir şeyler inşa etmek işleri kolaylaştırmaz, zorlaştırır. Geçmişin prangaları hala ayaklardadır.)

• Yaptığı seçimlerin sonuçlarını, arzularının ödüllerine göre değil, bedellerine göre düşünmesi hoşuma gitti.

Her film için eşine, çocuğuna ayırabileceği zamanın birkaç yıl gibi uzun bir süre azalacağının farkında.

Bu yüzden, film çekmenin bedeli bu kadar büyükse, her filmi dünyanın en iyi filmi olabilecekmiş gibi çekmeliyim, öyle olmayacak olsa bile, diyor.

Çünkü alternatifinin bir değeri var mı? Hem büyük bir bedel öde, hem de ortalama bir iş yap.

• Çocukken Blade Runner(1982) ve Alien(1979)’ı izlemiş.

Bambaşka oyuncularla, bambaşka hikayeler anlatılmasına rağmen, iki film arasındaki ortak dile aşık olmuş. Kısaca, yönetmenin diline.

Ve bunu yapabilen adam olmak istediğine karar vermiş.

• T.S.Elliot’ın “Four Quartets” şiirine, hayat gelip geçerken tekrar tekrar dönüp okurmuş;

“Footfalls echo in the memory,
Down the passage which we did not take,
Towards the door we never opened,
Into the rose-garden.”

Şiirin okuyucuda yarattığı etkiyi sinematik buluyormuş.

*Babası klasik müzik hayranı. Nolan da, Enigma’s Variations’ı çok seviyor. Kitabın ismi ona gönderme.

*Eğer bu kitaptaki bazı hikayeleri başka yerlerde okursanız, bilin ki asıl kaynak burası.

Tom Shone, Nolan hakkında ondan bağımsız bir kitap yazmıyor. Onunla birlikte kitabı şekillendiriyor. Nolan, bazı hikayeleri, görselleri ilk kez bu kitap için paylaşmış.

*Aldığım notların onda biri bile değil bunlar. Kamera arkasındaki süreçler, hikayelerin şekillenirken geçtiği yollar özel ilgi alanınıza giriyorsa, bu kitabı kesinlikle tavsiye ederim.

(Bu yazı ilk kez 3 Ekim 2023 tarihinde X platformunda yayınlanmıştır.)