Piksel Raporu, internet üzerinde denk geldiğim yazı ve videolardan bir kenara not etmeye değer olanları biriktirdiğim herkese açık bir not defteri serisidir.
How to Learn and Master Any Skill Twice as Fast: Durmadan aynı pratiği yapmak, herhangi bir görevi defalarca tekrarlamak iyi bir öğrenme stili değil. Daha iyi bir noktaya gelebilmenin yolu, seni daima başarısız hissettiren, mükemmelleşemediğin alanlarda çalışmaktan geçiyor. Defalarca pratik yaparak vardığın nokta aslında yeni bir konfor alanı. Bir noktadan sonra aynı pratiğe devam etmenin kişiye sağladığı bir yarar kalmıyor. Büyümek, gelişmek, değişmek ancak bizi başarısız hissettiren pratiklerle mümkün. Diğer türlü yalnızca egomuzu okşamış oluruz.
The Instagram Generation: Psikolojik olarak iki benliğimiz var. Deneyimleyen benliğimiz ve hatırlayan benliğimiz. Her konuştuğunda can kulağı ile dinlediğim isimlerden olan Daniel Kahneman, instagram jenerasyonunun deneyimleyen benliği ile hatırlayan benliğinin iç içe geçtiğini söylüyor. Nostaljinin zaman geçtikçe kendiliğinden oluşmasından çok, instagram jenerasyonu onu anın içindeyken kendi yaratıyor. Neyin hatırlanmaya değer olduğuna yaşanılan anlar biriktikçe zihnimizin karar vermesine izin vermek yerine, neyin hatırlanacağını biz seçiyoruz. Kahneman, bu yüzden deneyimler daha tamamlanmadan, anıları oluşturmaya alıştığımıza inanıyor. Belki de bu yüzden, elimizde ne tam anlamıyla yaşanıp hazzın maksimize edildiği bir deneyim, ne de zihnimizin neyin nostaljik hissettireceğine karar vermesine izin verseydik olabilecek, daha iyi bir deneyimden çıkartılmış bir anıya sahip olabiliyoruz.
How to Become an Insanely Good Writer: Stephen King’e göre daha iyi bir yazar olmak için daha fazla okumalı daha çok yazmalı. Uzun alengirli cümleler kurmak yerine anlatmak istediğini bir sadelik içinde anlatabilmeli. Uzun yorucu bir yazının ardından ya da bir kitap bitirdikten sonra dinlenmeye zaman ayırmalısın. Dediği gibi dinlenmek de iyi bir iş ortaya koymanın önemli bir parçası. 7/24 harikalar yaratamazsınız, hiç birimiz robot değiliz. Yazmak üzerine daha fazla tavsiye okumak istiyorsanız Stephen King‘in On Writing isimli kitabını öneririm.
How You Know: Kitaplarla haşır neşir olan, belli bir seviyenin üstünde kitap okuyanlar bilir ki, bir noktada kütüphanenizdeki kitaplara baktığınızda çoğunu hatırlamadığınızı düşüneceksiniz. 500 sayfalık bir kitaptan ne kadarı aklınızda kaldı, ne kadarını kağıda geri dökebilirsiniz? Çok azı aklınızda kalıyorsa, çok kitap okumanın faydaları neler? Bunun gibi soruları Paul Graham da bir noktada sormuş kendisine. Okuduğunuz bir bilgiyi unutsanız da onu okuduğunuz ya da deneyimlediğiniz için dünyaya bakış açınız kalıcı olarak değişir. Neden ya da nasıl bilebildiğinizi hatırlamadığınız, kaynağını unuttuğunuz bilginin özü sizinle kalır. Tenis oyuncularının kusursuz vuruşlarını bilinçli gerçekleştirmemeleri gibi. Bir konu üzerine onlarca kitap okuduğunuzda, artık bilginin kaynağının neresi olduğunu kestiremezsiniz ama yaptığınız tekrar bilginin özünün, ana fikrinin sizde kalıcı olmasını sağlar. Paul Graham’ın kitap okumak konusunda bir önerisini de hatırlatmak isterim. Önemli gördüğünüz kitapları hayatınızın farklı dönemlerinde yeniden okumak çok değerli. Geçen zamanın size kattıkları ile değiştiniz, bu değişim aynı kitaplara farklı bir gözle bakıp farklı çıkarımlar yapmanızı sağlayacak.
Ünlü Bir Aktörü Kısa Filminde Nasıl Oynatırsın?
6 yıllık bir emeğin eseri olan kısa film Skywatch‘da Jude Law‘ı gören insanlar, kısa filminde nasıl oldu da bu kadar ünlü birini oynatabildin diye eser sahibine sormuşlar. Colin Levy de esprili bir üslupla, projesine kendini tamamen adamış bir insanın, küçük bir olasılığın peşinde nasıl koştuğunu ve bu küçük olasılığın olabilitesini artırmak için neler yaptığını anlatmış. Senaryoyu bile bu olasılık gerçek olabilsin diye hazırlayıp, rolü Jude Law’a altın tepside sunan biri için şanslı diyebilir miyiz? Jude Law olmasa başka bir aktör olurdu, elbet biri evet derdi. Şans hazırlıklı olandan yanadır demişler.
Yeni içeriklerden haberdar olmak için beni Twitter‘da takip edebilirsiniz.