“Cömert biri, ilerlememize neyin engel olduğunu bunu duymak rahatsız edici olsa bile söyleyecektir.

İyi biri ise, duygularımızı incitmekten endişe duyduğu için bize kritik bir geri bildirim vermekten kaçınır.” – Shane Parrish

İyi seçim yapabilmek için bir kılavuz niteliğinde olan bu harika kitabın yazarının benim gözümde en öne çıkan özelliği, iyi soru sorabilmesi.

Shane Parrish’in podcastinde konukların ağzından çok fazla kez “Bunu bana daha önce soran olmamıştı. Bu gerçekten iyi bir soru.” gibi ifadeler duyuyorsunuz ve konuklar bu sözleri sırf nazik olmak için söylemiyor.

İyi soru sorabilen isimlerin de kitapları bana göre okunmaya değerdir. Clear Thinking, herkese tavsiye edebileceğim bir kitap olmuş.

Yazarın neler anlattığına örnek olması adına kitaptan 3 konu;

• İyi Pozisyon Almak
• Duygular
• Kör Noktalar

İyi Pozisyon Almak

Geçenlerde bahsettiğim Kazanma Sanatı kitabında iyi pozisyon alan biriyle kötü pozisyon alan birinin istatistiklerini karşılaştırmanın ne kadar kötü sonuçlar doğurduğundan bahsediyorlardı. (Scott Hatterberg’e ayrılan kısım sf.176)

Sonuca götüren ve bazen işi kolaymış gibi gösteren bazı davranışları sayıya çeviremiyoruz. Aynı şeyi yapıyor gibi görünenler bile, aslında aynı şeyi yapmıyor.

“İnsan, yapıp ettiklerinde kimseyi örnek almamalıdır. Çünkü durumlar, koşullar, ilişkiler hiçbir zaman aynı değildir ve karakterlerin farklılığı eyleme de farklı bir görünüm verdiği için iki kişi aynı şeyi yapsalar da yaptıkları şey aynı değildir. İnsan, yeterince düşünüp taşındıktan ve iyice gözden geçirdikten sonra, kendi karakterine uygun bir biçimde davranmalıdır. Demek ki, pratik yaşamda özgünlük kaçınılmazdır. Yoksa insanın yaptığı kendisine uymaz.” – Schopenhauer

Shane de, iyi pozisyon alan aptalın bir dahi gibi, kötü pozisyondaki en zeki insanın ise bir aptal gibi görüneceğini söylüyor.

İyi pozisyon için yapay zekadaki gelişmelerden bir örnek vereyim. Eğer yapay zeka alanında olanlar hayatımıza iyiden daha fazla kötülük getirecekse, insanın hayatın içinde bulduğu anlam azalacağından, toplumlarda anksiyete tarafında bir artış olacaktır. Bu argümanın haklı çıkacağını düşünüyorsanız, meditasyon alanına yatırım yapmalısınız. Eğer haklı çıkarsanız sizin için iyi pozisyon almış diyebilirim.

Hatterberg’in de baseball’daki bazı istatistiklerinin en iyiler arasına girme nedeni, düşünerek oynaması. Düşünerek akılcı hareket ettiğinizde, dışarıdan bakan gözler yaptıklarınıza değer vermeyebilir. Nasıl oluyorsa hep doğru yerdesinizdir. Ama bu şans gibi görünse de, şans değildir.

Duygular

“Duygusal olarak tepki verdiğimizde, düşünmemiz gereken bir konumda olduğumuzun farkında bile olmayız.”

İyi seçim yapmakla ilgili çoğu strateji aslında nasıl kötü seçimlerden kaçınacağımızı anlatıyor. İşin özü, kötüleri eliyoruz, geriye kalanlarla yola devam ediyoruz.

Kitapta bahsedilen, filmlerde de sıkça gördüğümüz Adsız Alkoliklerin yarattığı kısa yol, kötü seçim yapmamak için örnek alınabilir.

– Açken
– Kızgınken
– Yalnızken
– Yorgunken ..karar almamalıyız. (HALT – Hungry, Angry, Lonely and Tired)

Duygularla ilgili içeriden değil, dışarıdan yaratılan bir başka sorun daha var. Duygular aynı zamanda daha iyi bir karara doğru yönelen insanlara da engel olurlar. Bu platformda arada önünüze düşüyordur. İnsanlar yıllar önceki fikirleri üstünden yargılanıyorlar.

Temelde bir şeye karar vermemiz lazım. İnsan, olmuş bir varlık mıdır? Yoksa hep gelişim halinde midir?

Eğer geçmiş inançların değişimi nedeniyle insanlar meydanda nasıl da dayak yenildiğine tanık olurlarsa, zamanı geldiğinde kendilerinin de o inançlardan vazgeçmeleri zor olur. Aslında akıllı olan taraf, yeni bir kanıt ortaya çıktığında hızlıca fikrini değiştirebilenlerdir.

Toplum ise (buna Shane de kitapta değiniyor) statüyü devam ettireni alkışlar, değişimi cezalandırır. Gençler için sosyal medya bu yüzden yıkıcıdır. Kim olduğunu bulmaya çalışan insanları, kim olduğunu bulmuş biriymiş gibi değerlendiriyoruz.

Kör Noktalar

“Geri bildirimlerini popüler fikirlerden değil, gerçeklikten alırlar.” (Özgüvenli insanlardan bahsediyor)

İnsan, kendisine karşı kördür. Dünyada en objektif olamayacağımız insan kendimiziz. O zaman gerçekliğe nasıl tutunabiliriz?

Kitapta çarpışma anına doğru ilerleyen bir tren örneği verilmiş. Bir tarafın perspektifine göre yoluna hızlıca devam eden trenle ilgili hiçbir sorun yok. Diğer tarafın perspektifine göre ise kaza olacak. Öbür taraf, bu taraf gibi hiçbir zaman dünyayı göremeyecek. Ama onun açısından gelen geri bildirime kulak verirse, gelişini göremediği bir felaketi engelleyebilir.

Bu yüzden de, yazar eğer size duymak istemediğiniz şeyleri söyleyen bir arkadaşınız varsa (bu kişiye dost diyebiliriz) ona teşekkür etmeniz gerektiğini söylüyor. Bu karakter özelliği bir ceza değil, bir lütuf.

Toksik pozitifliğin geçici bir akım olacak olması da insanın kendine karşı kör olmasına dayanır. Sözler gerçeği bükemediğinden, medeniyet bu fazla ileri giden pozitif akıma bir noktada bir düzeltme yapar. Çünkü kişi zaten kendisine karşı kördür, üstüne bir de çevresini kendini daha da körleştiren insanlardan oluşturduğunda sonunda bir duvara toslaması kaçınılmazdır.

İstenilen sonuca götürmeyen her akım bitmeye mahkum.

Son olarak, fundamental konulara değinen kitaplar daha ilgimi çektiğinden, aradan uzun süre geçtikten sonra yeniden göz atacağım kitaplardan biri de bu olacak diyebilirim.

Dipnotlar.

*En baştaki alıntıda “Kind” kelimesini nazik diye değil, cömert diye çevirdim. Bizde ilk akla gelen nazik anlamı karşı tarafı kıramayacak birini çağrıştırıyor. Ama yazar, söylediği ile rahatsızlık vereceğini bilse de söylemekten çekinmeyecek birini anlatıyor.

Cömert insanlar, kelimenin anlamını karşılayacaklarsa eğer, bu cömertliklerini karşılık beklemeden yapmış olmaları lazım. (Kind’ın kökeni bu cömertlik anlamını da karşılıyor) Burada verilen geri bildirim sonunda da insan bir teşekkür alamayacağının farkında olarak hareket etmektedir. Yani, cömertce, nazik değil.

Büyük ihtimalle söylenenler “en başta” karşı tarafı rahatsız eder. Savunmaya da geçebilir. Sonradan ise teşekkür geliyorsa yazarın tavsiyesini tersinden de biz uygulayabiliriz. O insanı bağıra basmak lazım.

*İyi soru sorabilme konusunda bizdeki en yakın örnek, İlker Canikligil. Flu Tv’de kamera arkasından İlker Bey’i çıkardığınızda, yokluğu sayesinde yarattığı katma değeri fark ediyorsunuz.

*İnsanlarla düzenli olarak bağlantı kurarsanız.. Onlar gibi olmak kaçınılmazdır. – Epictetus sf.74

Yüzlerce yıl önce yazılmış kitapları okuduğunuzda hep aynı şeylerin söylendiğini ama hep aynı hataların yapıldığını fark edebilirsiniz. Hatta bu kısır döngü bile bir noktada dile getirilmiş.

“Bilge her zaman aynı şeyi söylemiştir, aptallar ise her zaman tam tersini yapmıştır.” – Schopenhauer

(Bu yazı ilk kez 16 Nisan 2024 tarihinde X platformunda yayınlanmıştır.)