Düşük özgüvenin sadece geleceği etkilediği düşünülüyor, aslında geçmişimize dair sabit kalması gereken anılarımızı bile değiştirebiliyor. Suggestibility diye bi tabir var. Yeniden önüme düşünce, bizim millet ne demiş diye Ekşi’ye bakayım dedim. Hiçbir şey yazılmamış. Tam Türkçe’ye de çevrilmemiş(ya da ben bilmiyorum) ama kültürümüzdeki en yakın…
“Bütün mutlu aileler birbirine benzer. Her mutsuz ailenin ise kendine özgü mutsuzluğu vardır.” – Lev Tolstoy Şu söze kaç defa denk geldim, ilk kez ticaretle de arasında bir bağ yaratabileceğimi fark ettim. Sattığımız ürün değişse bile, günün sonunda bir insanı bir şey satın almaya ikna…
20 yıl boyunca neredeyse tüm kariyerini izleme fırsatı bulduğum gelmiş geçmiş en iyi sporculardan biri, bende herhangi bir şey değiştirdi mi? Birini sadece izlemek bir şeyleri değiştirir mi? Malcolm Gladwell’in Blink kitabında da başka örnekler üstünden dile getirdiği gibi, uzun bir süre bir insanı izlerseniz…
Kendi başınıza çalıştığınızda, vücudunuz size ihanet etmek için hazırda bekliyor. İnsan en temelde, tembeldir. Enerjisini korumak ister. Kolay yol seçilebilir durumdaysa gider onu seçer. Hesap vermeniz gereken biri yoksa, gitmeniz gereken bir ofis yoksa, bunların hepsi hoş şeyler olsa bile, biraz stres eksikliği işlerin bitirilememesine…
Belli bir süre yaşadıktan sonra (bu, ne kadar dolu dolu yaşadığınıza ve yaşadıklarınız üzerine ne kadar düşündüğünüze, hatta o düşünceleri şekillendirecek zihninizi ne kadar kaliteli bilgiyle beslediğinize bağlı olarak 30 yıldan daha az da olabilir daha çok da), bazı olayların, duyguların, durumların isimler, ortamlar, yıllar…